kstb

telsim

07-11-2016 09:06 GÜNDEM

“Apostolos Andreas Manastırı da, Hala Sultan Tekkesi de hepimizindir”

Kültürel Miras Teknik Komitesi Eş Başkanı Ali Tuncay, Apostolos Andreas Manastırı restorasyon çalışmalarının tamamlanması vesilesiyle bugün yapacağı konuşmayı sosyal medyadan paylaştı.

“Apostolos Andreas Manastırı da, Hala Sultan Tekkesi de hepimizindir”

Tuncay, Kıbrıs’taki toplumların yıllar boyunca kültürel mirası ortak zenginlikleri olarak görmediğini ancak komitenin kültürel mirası suçlama aracı olarak değil, adadaki eserleri ortak kültürel miras olarak gördüğünü belirtti.

Mesajında “Cami de bizim, kilise de bizimdir. Apostolos Andreas Manastırı da, Hala Sultan Tekkesi de hepimizindir” diyen Tuncay, din adamlarının kullandığı dilin siyaset olmaması gerektiğini aktardı. Ali Tuncay, toplumların acılarını yarıştırarak adada barış içinde yaşayamayacağına da işaret etti.

Ali Tuncay’ın konuşmasının tamamı şöyle:

Değerli arkadaşlar ve basın mensupları,

Sizleri Kültürel Miras Teknik Komitesi’nin en anlamlı projelerinden biri olan Apostolos Andreas Manastırı’nda görmekten duyduğumuz memnuniyeti dile getirmek istiyorum.

İnsanlar ve o insanların kimliğini temsil eden kültürel miras eserleri çok yakınımızdaki bir coğrafyada bulunan Suriye’de acımasızca yok edilirken, burada kültürel mirasın doğru kullanılması durumunda farklı toplumların ve kültürlerin yakınlaşmasına hizmet edebilecek potansiyele sahip olduğunu gösteriyoruz.

Yıllar boyu Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar olarak öteki toplumu simgeleyen kültürel miras eserlerini ortak zenginliğimiz olarak görmedik. Kültürel mirası siyasi amaçlara hizmet edecek şekilde kullanarak adanın binlerce yıldır sadece bir etnik gruba ve kültüre ait olduğu gösterilmeye çalışıldı. Kültürel mirası korumak yerine siyasi amaçlara kurban edilmesi tercih edildi, yıllar boyu bir tarafa kültürel miras alanında uluslararası toplumdan yardım gelmesi engellendi.

Kültürel Miras Teknik Komitesi olarak farklı bir yol izledik, büyük ve önemli adımlar attık. Kültürel mirası bir karşılıklı suçlama aracı olarak görmedik. Kökeni ne olursa olsun tüm eserleri ortak kültürel mirasımız olarak kabul ettik. Birbirimize herhangi bir şeyi empoze etmeye çalışmadık. Birbirimize güvendik, eşitlik çerçevesinde işbirliği yaptık ve çalıştık.

Kıbrıs üç kıtanın birleştiği, “doğunun en batısında” ve “batının en doğusunda” bir adadır. 10 bin yılı aşan tarihi olan adamızdan gelip geçen bütün medeniyetlerin bizimdir, hamurumuzda, kumaşımızda bütün medeniyetlerin izleri gelenekleri ve adetleri vardır. Miken de, Fenike de, Roma da, Bizans da, Venedik de, Osmanlı da biziz. Cami de bizim, kilise de bizimdir. Apostolos Andreas Manastırı da, Hala Sultan Tekkesi de hepimizindir. Kısaca, ada üzerindeki tüm medeniyetlerin eserleri, ortak kültürel mirasımız ve ortak zenginliğimizdir. Teknik Komite mensupları olarak bu zenginliği korumak, yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmakla yükümlü olduğumuzun farkındayız.

Apostolos Andreas Manastırı da yüzyıllar boyu Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumların kendi dini inançları doğrultusunda ibadet ettikleri bir yerdir. Manastırın birçok mucizeye yol açtığına inanılmakta ve bu konuda birçok hikaye anlatılmaktadır. Bunlardan dikkati çeken bir tanesi Maria ve oğlu Panteli’nin hikayesidir. Bu hikayenin doğru olup olmadığını bilmiyorum. Ancak, bir milleti ve dini inancı kötü gösteren hikayeler barış ve uzlaşıya hizmet etmesi beklenmemelidir. Eminim insanlara mucizeleriyle yardım eden, dili barış ve sevgi olan Aziz Andreas da böyle bir hikayenin anlatılmasına onay vermezdi.

Öte yandan, 2014 yılından bu yana bu manastırda gerçek bir mucize yaşanıyor. Bu mucize, Evkaf (Kıbrıs Vakıflar İdaresi) ve Kıbrıs Kilisesi’nin ortak finansmanıyla, Müslüman Türkler ve Hristiyan Rumlardan oluşan Kültürel Miras Teknik Komitesi üyeleri, müteahhitler, mimarlar, mühendisler ve işçilerin birlikte çalışarak bu önemli eseri restore etmesidir. Gerçek mucize budur ve insanlara bu anlatılmalıdır.

Din adamlarının dili siyaset olmamalıdır, tanrının dili olan barış, uzlaşı ve sevgiyi anlatmalıdırlar. Özellikle dini liderler, aynı tanrı tarafından yaratılan insanlar arasında ayırım yapmamalıdırlar.

Kıbrıs’ta barış içinde yaşamak istiyorsak bunu acılarımızı yarıştırarak gerçekleştiremeyiz. Kültürel Miras Teknik Komitesi bize birlikte çalışabilmemiz ve birlikte üretebilmemiz durumunda verimli olacağımızı da öğretti. Birbirimize empoze etmeden, avantaj sağlamaya çalışmadan, saygı, eşitlik karşılıklı güven temelinde çalışarak Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumların yararına olacak çalışmalar yapabileceğimizi gösterdik.

Oluşturduğumuz işbirliği ortamının Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumların yararına olacak şekilde diğer alanlara da yayılmasını dilerim. Bu fırsattan istifade ederek, 2008 yılından bu yana çalışmalarımıza destek veren her iki tarafın geçmiş ve şimdiki tüm liderlerine teşekkür ederim.

Kültürel miras ve kültür farklılıklarımız artık çatışmaya değil, her iki toplumun işbirliği, barış ve refah içerisinde yaşamasına katkıda bulunan zenginliğimiz olmalıdır.

Bu vesileyle bu önemli eserin restorasyonunu birlikte finanse eden Evkaf (Kıbrıs Vakıflar İdaresi) ve Kıbrıs Kilisesine teşekkürlerimizi iletiriz. Kıbrıs Vakıflar İdaresinin Apostolos Andreas Manastırı’nın yanı sıra özellikle son birkaç yıl içerisinde Teknik Komite’yle işbirliği içerisinde onlarca kilisenin tamir ve temizliğine yapmış olduğu katkı takdire şayandır. Bu Evkaf’ın yüzyıllardan bu yana devam etmekte olan hoşgörü ve farklılıklara saygı kültürünün bir yansımasıdır.

Sözlerime son verirken, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı – Gelecek için Ortaklık Ofisi sorumlusu Tiziana Zennaro ve ekibinden Ali Çağlar’a, tüm diğer mimar, mühendis ve işçilere verdikleri emek için teşekkür ederim.




DİĞER GÜNDEM HABERLERİ
Köşe Yazarları
Çok Okunan Haberler
Puan Durumu