Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlaması ihtimaline karşı İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nın egemenlik ve yetki paylaşımı konularıyla ilgili fikirlerinin yeniden gündeme geldiği ve BM çevreleri tarafından, Türk tarafını “iş birliğine ikna etme aracı olarak görüldüğü” öne sürüldü.
Fileleftheros “İngiliz Fikirleri Raftan İniyor” başlığıyla aktardığı haberinde, müdahil tarafları ayıran farklılıkları çözmek hedefini taşıyan İngiliz fikirlerinin BM Sekreterliği yetkililerinin önünde olduğunu yazdı.
Gazeteye göre, daha çok egemenlik ve egemen eşitlik konusunda hareket etmeye çalışan bir yaklaşıma atıf yapan fikirler arasında, "Egemen toplum devletçikleri var. İngiliz senaryosuna göre, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ani iki toplum tarafından kurulduğu gibi, Kıbrıs Federal Cumhuriyeti’ni bu egemen toplum devletçikleri kuracak."
Gazete, bu ifadenin BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Nisan 2021’de Cenevre’de dile getirdiği, konfederasyona atıf yapan, “bottom up approach” (egemenlik toplumlardan kaynaklanacak ve rezervler de merkezi erke gidecek) ile bağlantılı olduğunu yazdı.
Türk tarafının, yeni bir başarısızlık durumunda Kıbrıslı Türklerin statüsünün belirlenmesi talebini hatırlatarak bir formül geliştirilmeye çalışıldığını yazan gazete, “yani, ayrılıkçı varlığa uluslararasında faaliyet gösterebilmesi için çıkış yolu (way our) verilmesi” izahını yaptı.
Gazete, bunun için bugün uygulamada bulunan İskoçya ve İrlanda modellerinin örnek gösterildiğini ve Kıbrıs için, anlaşmanın uygulamaya başlanmasından uzun bir süre geçmesinin ardından ayrılık için referandum olanağı tanınmakta olduğuna işaret edildiğini yazdı.
Birleşik Krallık örneğinde net olan tek şeyin, ayrılık referandumu yapılabilmesi için bunun merkezi hükümet, yani Londra’nın onayının gerekmesi olduğunu ekledi.
Habere göre, olayın perde gerisinde, BM genel Sekreterliği'nin 15 Ekim’deki gayri resmi yemek sonrasında yayınlanan açıklamada da yer alan “hedefin, farklılıkların üzerine köprü kurulması olduğu” mantığına dayanıyor.
Değerlendirilmekte olan bütün unsurların, bir konfederasyon modeline atıf yaptığına işaret edilen haberde, Rum yönetiminin çeşitli perde gerisi çalışma ve hareketlerin bilinciyle, bütün bunlar önüne gelmeden önce, bütün olasılıklara karşı hazırlık yapmaya çalıştığı kaydedildi.
Rum Yönetimi Başkanı Hristodulidis’in önünde çalışılmış senaryolar olduğu ve her fırsatta, konfederasyona ya da ayrılık olanağı tanıyacak bir anlaşmayı gündeme getirecek görüşmelere girmesinin söz konusu olmadığını söylediği belirtilen haberde, Hristodulidis’in, gerektiği zaman kullanmak üzere senaryo ön hazırlıkları dışında “caydırıcı” olarak işleyebilecek Brüksel ve Washington’daki unsurları seferber ettiği bilgisi verildi.
Habere göre, Genel Sekreter’in eski kişisel temsilcisi Maria Angela Holguin’in raporunun evrilmiş hali addedilen bir belge hazırlandı. Belge şu anda, “uygun zamanda” müdahillere verilmek üzere Guterres’in önünde bulunuyor.
Gazete BM Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo’nun, New York’taki gayri resmi yemekte konuşulanları devam ettirmek üzere Kasım ayı içerisinde Ada’ya gelmesinin beklendiğini, bunun ilk adım ve muhtemelen, tarafların karşılıklı önerileri temelinde yeni geçitlerin açılmasıyla ilgili olacağını yazdı.
Öte yandan Haravgi, Commonwealth (İngiliz Uluslar Topluluğu) devlet başkanlarının Samoa Adaları’nın başkenti Apia’da toplandığı, toplantıda Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’i Dışişleri Bakanı Konstantinos Kombos’un temsil ettiğini bildirdi.
Gazetenin Rum Dışişleri Bakanlığı açıklamasına dayandırdığı haberine göre, dün tamamlanan toplantıda alınan ortak kararda “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğine, bağımsızlığına, toprak bütünlüğüne ve birliğine ve Kıbrıs sorununa kapsamlı çözüm müzakerelerini yeniden başlatma çabalarına tam ve sürekli destek” belirtildi.
Ortak açıklamada ayrıca, Rum yönetiminin ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’in “BM himayesinde, iki bölgeli iki toplumlu siyasi eşitliği olan federasyon zemininde kapsamlı çözüm için müzakereleri yeniden başlatma” çabasına da destek belirtildi.
Commonwealth toplantısında görüşülenlerin ana bacağını, Commonwealth “üye ülkelerinin, özellikle de küçük ve gelişmekte olan ada devletlerinin özgünlüğünün güçlendirilmesi” oluşturdu.